Tanrı'nın ordusu (Böl. 7)

Bölüm 7

Son bölümdeki dramatik eylemlerden sonra çözülmesi gereken birkaç şey vardır:

  • Kilise tüm bu ezici eylemlerle nasıl başa çıkacak?
  • Kilise sadece bekleyip katlanmalı mı yoksa aktif bir rolü var mı?

Kilisenin korunması

Bölüm mühürlemenin tanımı ile başlar. Bir melekten kutsallar mühürlenene kadar beklemesi istenir. Bu faaliyetler borazanların belaları‘dır. Özellikle beşinci borazan önemlidir çünkü burada tüm insanlar mühürlenmiş olanların dışında bırakılır.

Bu, insanların tüm umutlarını kaybettikleri ve ölmek istedikleri ama ölemedikleri belalardır. Biz kutsallar bundan kurtulduk, yani belayla karşı karşıyayız ama buna dayanacak ve başkalarına tanıklık edecek gücü elde ediyoruz.

Kilisenin görevi

Şu anda kilisenin ne yapması gerektiği çok açık değildir, ancak kilise çok ilginç bir şekilde tanımlanmaktadır.

Bir yandan bir ordu olarak tanımlanır (sayım, çıkış sırasında ordunun sayımını hatırlatır). Ve bu ordu, İsa’nın mensup olduğu Yahuda kabilesinin önderliğinde İsrail’in her kabilesinden 12.000 kişidir. Ancak bu sadece Yuhanna’nın duyduklarıdır.

Ancak gördüğü gerçek çok farklıdır. Bu Büyük Sıkıntı'dan çıkan sayılamayacak kadar çok tapınan bir topluluktur.

Bu kulağa çok güçlü bir gerilim gibi geliyor. Muzaffer olmalıyız, tapınmamızda (Tanrı’ya sadakat) ve inançlı dayanıklılığımızda (başkalarına tanıklık) böyle olmalıyız. Bütün bunları kuzunun (İsa’nın) huzurunda yapıyoruz.

Büyük Sıkıntı

Büyük Sıkıntı nedir? Hala gelecek mi?

Büyük Sıkıntı, İsa çarmıhta öldüğünde ve Şeytan cennetten kovulduğunda başladı.

Bu zamana kadar Tanrı’nın halkı bir topluluk olarak sadece günah işlediklerinde acı çekmek zorundaydı. Şimdi bu durum değişti. Kötü bir şey yapmadan acı çekiyoruz.