Cennet ve Cehennem
Cennet ve cehennem nedir? Bütün insanlar cennete gider mi? İyi bir Tanrı insanları nasıl cehenneme gönderebilir?
Cennet ve Yeni Yeruşalayim
Cennet çoğunlukla insanların iyi oldukları için mutlu oldukları ve iyi bir yaşam sürdükleri bir yer olarak anlaşılır. Diğer taraftaki cehennem ise insanların kötü oldukları için acı çektikleri ve işkence gördükleri bir yerdir. Ancak bu tamamen doğru değildir.
Vahiy cenneti farklı metaforlarla anlatır: Yedinci bölümde azizlerin nasıl teselli edildiğini ve 21. bölümde Yeni Yeruşalim’in cenneti daha geniş bir şekilde tanımladığını görürsünüz. Bu tasvirlerin her ikisinin de ana bir noktası vardır: Tanrı’yla paydaşlığa sıkı sıkıya bağlıdırlar.
Ayrıca Yeni Yeruşalim Mesih’in Gelini olarak tanımlanarak konuya daha da samimi bir boyut kazandırılmıştır.
Ayrıca 21. bölümdeki dil, İsrail’in Tanrı’yla paydaşlık ettiği yer olan tapınakla çok ilgilidir. Öte yandan tapınak Aden’in bir yansımasıdır. Sadece bu da değil, Yeni Yeruşalim’in şekli bir küp şeklindedir. Eski Ahit’te bu şekle sahip olan tek nesne, Tanrı’nın yaşadığı yer olan Kutsalların Kutsalı’dır. Tanrı’nın varlığıyla öylesine yoğun bir şekilde dolu olan bu yere yılda bir kez sadece Baş Kâhin’in girmesine izin verilirdi.
Bu yüzden Yeni Yeruşalim ya da cennet Tanrı’yla en yakın olunan yer olarak tanımlanır.
Bağlılık
Tapınak konusu, bu yerin tapınmayla bağlantılı olduğu on birinci bölümde de yansıtılır; bu bölümü sonuna kadar okuduğunuzda ölüme kadar sadakatin bir açıklamasıdır.
Yeni Yeruşalim bu küp olarak tanımlanırken, dışındaki her yer cehennem olarak tanımlanır. Yani ya tamamen içindesinizdir ya da tamamen dışındasınızdır. Bu biraz aşırı değil mi?
Aslında değil. Çünkü öncelikten bahsediyor. Bir şeye tam olarak bağlı değilseniz, daha önemli bir şey vardır ve/veya ona tam olarak güvenmiyorsunuzdur. Ve her ilişkide bu çok önemlidir.
Cehennem ne hakkında?
Cehennem çok basit bir şekilde tarif edilebilir. Tanrı ile ilişkinin olmadığı yerdir.
Ama neden bu kadar kötü bir yer? Çünkü tüm iyi şeylerin kaynağı Tanrı’dır. Ve burada umut, sevinç, huzur, amaç ya da bağışlanma gibi kanıksadığımız ya da kontrol edebileceğimizi veya üretebileceğimizi düşündüğümüz şeylerden de bahsediyorum. Bunları burada, yeryüzünde deneyimliyoruz çünkü burası Tanrı’nın bize kur yaptığı yer. Ancak bu zaman sona erecek ve o zaman Tanrı ile ya da Tanrısız olacağız.
Tanrı olmadan aşağı doğru bir sarmal ya da affetmeme, acı, umutsuzluk ve korku olacaktır.
Tanrı kimseyi kendisiyle paydaşlık etmesi için zorlamaz. Onunla tam olarak birlikte olmak istemiyorsak, gitmemize izin verecektir. Ancak bunun sonucu, O’nsuz ve dolayısıyla armağanlarından da yoksun bir yaşamdır ki bu da yaşamımızı cehennem diyarında bırakır.
Cehennem genellikle korku yaratmak için kullanılır: Eğer tövbe etmez ve Hıristiyan olmazsanız cehenneme gidersiniz. Yukarıda gördüklerimize göre bu gerçekten yanlış değildir, ancak mesele şu ki korku ve manipülasyon canavarın özellikleridir (Vahiy’de), ancak kilisenin özelliği esas olarak tanık olarak tanıklıklarıdır.